Türkiye Camileri Kapak Fotoğrafı
camiler.org Logo
İstanbul Fatih Sanki Yedim Cami kapak görseli

Sanki Yedim Cami

Zeyrek (merkez) Mahallesi Kırbacı Sokak No: 45 Fatih / İstanbul

424 yorum
4.6 / 5
Kaynak: Google Haritalar

Konum

Harita yükleniyor...

Ziyaretçilerin Yorumları

Bu bölümde yer alan bilgiler Google Haritalar'da öne çıkan yorumlardan yapay zeka kullanılarak derlenmiştir. Sanki Yedim Cami Google Haritalar bağlantısı 'nı inceleyebilirsiniz.

Sanki Yedim Camii: Bir Hikâyenin ve Kalbin İzinde

Mahalle Arasında, Büyük Bir Hikâye

Fatih’in Zeyrek Mahallesi’nde, Kırbacı Sokağı’nda öyle bir cami var ki... Adı dahi hikâyesiyle büyülüyor insanı: Sanki Yedim Camii. Küçük mü küçük, ama içinde taşıdığı anlam koca bir semte, hatta bir çağa sığmaz. Tam da mahalle arasında, evlerin arasında kaybolmuş gibi dursa da, aslında oracıkta biriktirdiği o manidar geçmişiyle göz kırpıyor yolunu bulabilenlere.

Biriktirilen Hayallerle Örülmüş Duvarlar

Caminin ismiyle özdeşleşmiş öyle bir hikâye var ki... Anlatmasak olmaz: Vaktiyle Keçecizade Hayreddin adında bir esnaf, padişahların ihtişamlı camilerini görüp içinden geçiriyor; “Benim de bir camim olsa...” Ama öyle kolay değil elbette. Canı bir şey çektiğinde, “Sanki yedim,” deyip almak yerine parasını bir kenara koyuyor. Yirmi yıl boyunca bu sabırla, bu niyetle biriktiriyor – ve sonunda minicik de olsa, bir cami yaptırıyor. O yüzden adı, Sanki Yedim Camii! (Kim bilir, belki de bu yüzden kadınlar bölümü biraz küçük kalmış... Yorumlardan birine kulak verelim: “Belki eşi paraları yemeye devam ettiği için daha az katkıda bulunmuştur 😊”)

Tamamlanamayan Duvarlar, Tamamlanan Kalpler

Bir başka yorumda anlatıldığı gibi, bu caminin inşası da başından sonuna kadar kolay olmamış: Yağmurlar, fırtınalar, türlü aksilikler... Duvarlar bir türlü yükselmiyor, bir şeyler hep eksik sanki. Ama işin aslı, tamamlanamayan o duvarların ardında asıl tamamlanan başka bir şey varmış: Kalpler. “O cami, insanın kalbini inşa etmeyi gerektirir,” diyor bir rüya hikâyesiyle anlatılan yorum. Dışarıdan bakınca eksik, ama kalpte tamamlanmış bir cami bu. Tasavvufun inceliğiyle söylendiği gibi – “Gerçek cami, kalpte inşa edilendir.”

Geçmişten Günümüze: Yangınlar, Yeniden Doğuş

Tarihi ise biraz hüzünlü: I. Dünya Savaşı yıllarındaki büyük yangında harabeye dönüyor, hatta uzun süre marangozhane olarak kullanılıyor. Ne zaman ki mahalleli el ele veriyor, yardım topluyor – işte o zaman cami yeniden ayağa kalkıyor. Bugünkü haliyle 100 metrekarelik iç mekânda yaklaşık 200 kişiyi ağırlayabiliyor. Tek şerefeli, bembeyaz minaresiyle hemen tanınıyor. Ama orijinal binadan iz kalmamış, diyorlar. Yine de, hikâyesinden bir gram eksilmemiş.

İbadet İmkanları ve Mahalle Yaşamı

  • İçi küçük ama sıcak; yaklaşık 200 kişilik kapasitesiyle mahalleliye yetiyor.
  • Kadınlar bölümü oldukça mütevazı boyutta, ama oraya da bir köşe ayrılmış.
  • Ulaşım kolay, Kadınlar Pazarı’nın üstünde, ara sokakta saklı bir köşe.
  • Temizlik ve bakım, mahalle halkının katkısı sayesinde genellikle iyi durumda.

Sanki Yedim Kumbarası: İlham Veren Bir Gelenek

Bu caminin hikâyesi, sadece duvarlarla, minarelerle bitmiyor. “Hikayesinden etkilenip kendime ve arkadaşıma sanki yedim kumbarası yaptım,” diyenler bile var. Bir cami yaptıramasak da, belki bir gün bir su kuyusu... Kim bilir?

Sonuç mu?

Sanki Yedim Camii, sadece bir ibadethane değil; sabrın, paylaşmanın ve kalpten inanmanın simgesi. Hikayesini okumadan yanından geçmeyin – ve belki siz de bir gün, “Sanki yedim,” deyip birikiminizi güzel bir amaca saklamak istersiniz.