Ziyaretçilerin Yorumları
Bu bölümde yer alan bilgiler Google Haritalar'da öne çıkan yorumlardan yapay zeka kullanılarak derlenmiştir. Hacı Hasan Cami Google Haritalar bağlantısı 'nı inceleyebilirsiniz.
Hacı Hasan Camii: Zeyrek’te Saklı Bir Tarih ve Mimari İncelik
Zeyrek’te Sessiz Bir Köşe, Anlatacak Çok Şey Var
Kimi camiler insanı ilk adımda içine çeker; Hacı Hasan Camii de işte onlardan biri. Zeyrek Mahallesi’nin Parmaklık Aralığı Sokağı’nda, soluk renkli taşların ve eski İstanbul’un dokusunu hala taşıyan sokaklarda... Tarih, bu caminin avlusunda adeta fısıldıyor. Bahçesi —evet, asmalarla adeta gölgelenmiş— insana hem mahremiyet hem de huzur veriyor. Tam köşede, biraz mahzun bir çeşme var; musluğu yok ama üstündeki ayet dikkat çekici: “Ve cealna minel mai kulle şey’in hayy” (“Her şeyi sudan yarattık”). Hani sanki çeşmenin suyu kesilmiş ama ayetin hatırlattığı yaşam hala orada, taşın üstünde duruyor.
Mimari ve Tarihin Kesiştiği Nokta
Caminin tarihiyle ilgili kesin bir bilgi bulmak kolay değil. Yine de eldeki kayıtlar 1505 yılını işaret ediyor, vakfiyede geçen tarihler ve anlatılanlar da bu yönde. İlk yapının Hacı Hasan’ın torunu, Rumeli Kazaskeri Mehmet Efendi tarafından dedesi adına inşa ettirildiği biliniyor. Bir dakika... Yapının ilk başta tekke olarak işlev gördüğü de anlatılıyor; hatta uzun yıllar Uşşaki Tekkesi olarak kullanılmış. 1505’te yaşanan depremde yıkıldığı ve Mimar Sinan’ın tekrar inşa ettiği de söyleniyor. (Evliya Çelebi de mimarın Sinan olduğunu not etmiş.) Sonrasında ise minber eklenerek camiye dönüştürülmüş.
Zaman içinde yangınlar, tamiratlar, hatta minaresinin “Eğri Minare” olarak anılmasına neden olan eğimli arazisiyle bu cami, adeta bir açık hava tarih kitabı. 1857’deki yangından sonra Hüseyin Ağa’nın eliyle yeniden yükselmiş, 1965’te ise minaresi Vakıflar tarafından onarılmış.
Benzersiz Bir Minare, Geniş ve Ferah Bir Bahçe
Caminin minaresi, İstanbul’un diğer camileri arasında hemen ayırt ediliyor. Gövdesi taş ve tuğladan, baklava biçiminde iki renkli desenlerle bezenmiş. Kiremit rengiyle beyaz taşların dansı — başka hiçbir camide rastlamadığın bir motif. O yüzden olsa gerek, ziyaretçiler minareyi tarif ederken özellikle zarifliğinden ve eşsizliğinden bahsediyor.
Bahçesi de diğer mahalle mescitlerine göre oldukça geniş. Özellikle ilkbaharda, asmaların gölgesinde oturmak ayrı bir keyif. Nefes almak isteyenler için birebir. Caminin girişinde, üzerinde tarihçesi yazılı bir tabela var; bir göz atmakta fayda var.
İbadet ve Huzur: Kullanıcıların Gözüyle
- İçeride huzur dolu bir atmosfer var — “şirin ve küçük” diyenler az değil.
- Halısı yeni serilmiş, özen hissediliyor. (Bunu söyleyenler, belli ki azıcık gurur da taşıyor.)
- Temizlik ve düzen konusunda herhangi bir olumsuz yorum yok, aksine övgüler mevcut.
Bir caminin en güzel tarafı, ziyaretçisinin yüzünde bıraktığı gülümsemedir. Hacı Hasan Camii, tam da bu yüzden tekrar tekrar uğranası bir yer.
Son Bir Detay…
Caminin mahalledeki yeri, tarihi dokusu ve mimari detayları kadar önemli. Zeyrek’in eski sokaklarında dolaşırken ansızın bu caminin önüne geliveriyorsun. Bahçe kapısında yazan “Sinan Ağa” ifadesi, tabelalarda geçmeyebiliyor — bir parça kafa karışıklığı yaratabilir, ama yolu bir kez bulan bir daha unutmaz.
Kısacası, Hacı Hasan Camii sadece bir ibadethane değil; geçmişin izlerini bugüne taşıyan, kendine has mimarisiyle göz okşayan, huzur dolu bir sığınak. Gidince, çeşmenin başında bir an durup ayeti okuyun. Kim bilir, belki siz de o taşların ve asmaların arasında küçük bir huzur bulursunuz.