Ziyaretçilerin Yorumları
Bu bölümde yer alan bilgiler Google Haritalar'da öne çıkan yorumlardan yapay zeka kullanılarak derlenmiştir. Sancaktar Hayrettin Cami Google Haritalar bağlantısı 'nı inceleyebilirsiniz.
Sancaktar Hayrettin Camii: Kökleri Derin, Hikâyesi Farklı Bir Cami
Tarihin Katmanlarında Bir Yolculuk
Sancaktar Hayrettin Camii... Adını duyduğunda insan ister istemez iki kez düşünmeden edemiyor: “Burası gerçekten cami mi, yoksa eski bir kilise mi?” Aslında ikisi de doğru. Koca Mustafapaşa Mahallesi’nde, Teberdar Sokak’ta, apartmanların arasına saklanmış bir tarih tanığı bu yapı. Orijinalinde Bizans veya Roma döneminden kaldığı, hatta bir mezar binası olabileceği bile söyleniyor. Bir dakika... Sadece bir dini yapı değil, belki de İstanbul’un en eski katmanlarından birine, 3.-4. yüzyıla göz kırpan bir kalıntı burası.
Kiliseden Caminin Yolculuğu
Yapı, zamanında küçük bir kiliseye çevrilmiş; sonrasında ise Fatih Sultan Mehmet’in sancaktarlarından Alemdar Hayreddin Efendi tarafından mescide dönüştürülmüş. Minberin eklenmesini ise Sadrazam Makbul Mustafa Paşa’ya borçluyuz. Tarih boyunca depremler, tadilatlar, hatta harabeye dönüp gecekonduya dönüşmeler... 1970’lerde Mimar Fikret Çuhadaroğlu gözetiminde yeniden ayağa kaldırılmış ve 1976’da tekrar ibadete açılmış. Yani, taşlarında sadece harç değil, nice hikâye saklı.
Mimari Detaylar ve Yapının Dokusuna Dair
Caminin dışı sekizgen planlı ve taş-tuğla karışımı duvarlara sahip. İçeride ise dört kollu haç biçimindeki plan, yapının geçmişini hemen ele veriyor. Başlangıçta kubbe olsa da, günümüzde ahşap çatısı ve kiremitten örtüsüyle özgün bir dokunuş yakalanmış. Ayakkabılık bile sonradan eklenmiş – hem ayakkabılarınızı bırakıyorsunuz, hem de küçük bir son cemaat yeri kazanmış oluyorsunuz. Mihrap taş, minber ve mahfil ise ahşap. Bir detay daha: minaresi geçmişe göre epey uzun ve yine kiremit kaplı.
İbadet ve Ziyaret İmkânları
- İbadet saatlerinde cami açık, fakat vakit harici genellikle kapalı (bu, yorumlarda ufak bir hayal kırıklığı yaratmış olsa da, içerideki huzur böyle korunuyor olmalı).
- Yaklaşık 150 m² iç alanı, 130 m² civarında avlusu var – küçük ama bir o kadar da samimi.
- Teberdar Sokak’tan girince sağda bir imam odası bulunuyor.
- Arka sokağa merdivenle inen bir kapı mevcut. Yani bir çıkış yolu daima var... (Bunu camide bulmak enteresan bir detay!)
Ulaşım ve Çevre
Camiye ulaşmak aslında küçük bir keşif gezisi gibi. Etyemez Tekkesi Sokağı'ndan denize doğru ilerleyip, Sancaktar Tekkesi Sokak’tan sonraki yolu takip edince – apartmanlar arasından bir anda tarih fısıldayan bu yapıyı görüyorsunuz. Sokak neredeyse cadde gibi geniş ve yürürken, “Buraya nasıl geliniyor?” diye düşünmeden edemiyor insan. “Et yemez” deyimiyle ilgili bir nüans da var: Burada, hayvan eti yememekten ziyade, gıybet etmemek kastediliyor – ölen bir Müslüman kardeşinin etini yemek gibi bir duruma düşmemek için...
Ziyaretçi Yorumlarından Küçük Notlar
- Kiliseden camiye dönüştürülmüş olması, gelenleri şaşırtıyor – “Orijinal bir tarihi eser” diyenler az değil.
- Yalnızca namaz vakitlerinde açık oluşu, bazen beklenmedik bir kapanışa sebep olabiliyor.
- Küçük ama etkileyici, taş ve tuğlanın serinliğiyle huzurlu – atmosferiyle insanı içine çekiyor.
Son Söz: Biraz Merak, Biraz Huzur
Sancaktar Hayrettin Camii, İstanbul’un gölgede kalan değerlerinden. Hem ibadete hem de tarihe dokunmak istiyorsanız, burası size birçok hikâye fısıldayacak. Yalnız, ziyaretinizi namaz vaktine denk getirmeyi unutmayın – kapı her daim açık olmayabilir. Ama bir kez içeri girince... O eski taşların serinliğini, ahşabın kokusunu ve geçmişin sessizliğini unutmanız pek kolay değil.