Ziyaretçilerin Yorumları
Bu bölümde yer alan bilgiler Google Haritalar'da öne çıkan yorumlardan yapay zeka kullanılarak derlenmiştir. Kazasker Abdurrahman Çelebi Cami Google Haritalar bağlantısı 'nı inceleyebilirsiniz.
Kazasker Abdurrahman Çelebi Camii: Küllerinden Doğan Bir Mimar Sinan Eseri
Fındıkzade’nin Kaybolup Yeniden Doğan Mirası
Millet Caddesi üzerinde, koşturmacanın ve şehrin gürültüsünün tam ortasında… Burası, Kazasker Abdurrahman Çelebi Camii. Her gün önünden geçenlerin belki de çoğu, bu küçük ama direngen caminin hikayesini bilmiyor. 1554 yılında, ünlü Mimar Sinan’ın ellerinden çıkan bir eser olarak yükselmiş. Yani, İstanbul’un klasik taş yapılarından biri değil; arkasında yüzyıllık bir mücadele, dramatik bir geçmiş var.
Zamanın Sillesini Yiyen Camii
Her şey yolunda gidiyormuş gibi görünürken, 1894 depremiyle sarsılmış cami. Ardından 1908 yangını; sadece duvarlarını değil, hafızasını da kavurmuş adeta. O dönem İstanbul’un yaşadığı felaketlerin izleri, Kazasker Abdurrahman Çelebi Camii’nin tuğlalarında bugün bile hissediliyor mu, kim bilir? 1950’lere gelindiğinde, umut yeniden yeşermiş: Türkiye Anıtlar Derneği ve mahalle halkı, camiyi ayağa kaldırmak için el ele vermiş. Fakat kısmet mi, kader mi dersiniz… 1957’de, “yol geçecek” denilerek yıkılmış. Üstelik gerçekten yolu engellemiyorken; şehircilik adına nice güzelliğin yok olduğu bir dönem işte.
Yıllar Boyu Boş Bir Arsa… Sonra Mucize
Arsa uzun süre bomboş kalmış. İstanbul’un ortasında, geçmişin yankısı gibi; bir gün yeniden yükseleceğinin habercisiymiş belki de. Ve nihayet, 2011 yılında, Veysel Karani Hırka-i Şerif Camii Hizmet Vakfı devreye girmiş. Muhittin Cesur, merhume eşi Kevser Cesur’un hayrına, camiyi aslına uygun biçimde ihya ettirmiş. 17 Haziran Cuma günü ise –o gün orada olmak isterdim doğrusu– cami yeniden ibadete açılmış. Şehirde kaybolan nice caminin aksine, Kazasker Abdurrahman Çelebi Camii yeniden hayat bulmuş.
Mimarisi ve Konumu
- 1554’te Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş olması, camiyi sadece bir ibadet yeri değil, adeta yaşayan bir tarih haline getiriyor.
- Millet Caddesi üzerinde, Fındıkzade’de konumlanmasıyla hem ulaşımı kolay hem de şehrin tam kalbinde.
- Yeniden inşa edilirken aslına sadık kalınmış; modern İstanbul’un içinde bir Osmanlı eseri gibi parlıyor.
İbadet ve Ziyaret Deneyimi
Yorumlarda temizlik, ibadet imkanları ya da detaylı iç mekân betimlemesi yok. Ancak yeniden ayağa kaldırılmış bir caminin, mahalle halkının ve vakfın özeniyle yaşatıldığına dair küçük ipuçları var. “Darısı diğer kayıp camilerin başına” diyenler haksız mı? Kesinlikle değil…
Camiden içeri adım attığınızda –bunu hayal etmek kolay– geçmişin ve bugünün iç içe geçtiği bir atmosferle karşılaşıyorsunuz. Kimi zaman taş duvarda bir çatlak, kimi zaman yeni inşa edilmiş bir sütun… Her biri, caminin başından geçen fırtınaların sessiz tanığı.
Biraz da Şehircilik Dersi
Şaşırtıcı bir detay: Demokrat Parti döneminde yol çalışmaları bahanesiyle yıkılan caminin, aslında yolu engellemediği söyleniyor. Hatta Süheyl Hoca’nın bu konuda ciddi itirazları ve eleştirileri olmuş. Şehircilik, bazen tarihi yok sayabiliyor. Neyse ki bu hikaye, mutlu sonla bitenlerden.
Son Söz: Direnişin ve Yeniden Doğuşun Simgesi
Kazasker Abdurrahman Çelebi Camii, İstanbul’da kaybolup yeniden dirilen az sayıda camiden biri. Tarihiyle, mimarisiyle ve yaşadığı badirelerle benzersiz bir örnek. Yoldan geçerken bir an durup bakmakta, hatta içeri girip kısa bir mola vermekte fayda var. Kim bilir, belki de geçmişin hikayesini duyar gibi olursunuz.