Ziyaretçilerin Yorumları
Bu bölümde yer alan bilgiler Google Haritalar'da öne çıkan yorumlardan yapay zeka kullanılarak derlenmiştir. Hacı Evhaddin Cami Google Haritalar bağlantısı 'nı inceleyebilirsiniz.
Hacı Evhaddin Camii: Yedikule’de Saklı Bir Osmanlı Mirası
Tarihin ve Mimarinin Sade Gücü
Fatih’in Yedikule Mahallesi’nde, Hacı Evhaddin Caddesi ile Hacı Evhaddin Çeşmesi Sokağı’nın tam köşesinde –yolun kenarında pek fark edilmeyecek kadar mütevazı ama bir o kadar da derin bir tarih barındırıyor Hacı Evhaddin Camii. Adını, Osmanlı Sultanı III. Murat döneminde yaşayan ve kasapbaşı (serdebbağ) olan Hacı Evhaddin’den alıyor. Hatta cami duvarında mahalleye adını veren bu kişinin ismiyle asılı bir tabela var.
Mimar Sinan’ın İzleri, Külliyenin Sakinliği
Birçok kişi “Mimar Sinan imzalı diyorum başka bir şey demiyorum” diyerek anlatıyor camiyi. Evet, 16. yüzyılda Mimar Sinan tarafından inşa edilen Hacı Evhaddin Camii, aslında etrafındaki tekke, hamam ve çeşmeyle birlikte küçük ama bütüncül bir külliye olarak tasarlanmış. Hangi yıl yapıldığı konusu küçük bir muamma: Kimi tabelada 1573, bazısında 1575, kimi kaynakta ise 1585 yazıyor. Bazen tarihler karışabiliyor, ama asıl olan şu: Hacı Evhaddin Camii, klasik Osmanlı mimarisinin sade ama zarif örneklerinden biri.
Avlu ve Çeşme: Küçük Bir Gezintiye Değer
Hacı Evhaddin Çeşmesi Sokağı’ndan birkaç dakikalık bir yürüyüşle önce tarihi bir çeşmeyle karşılaşıyorsun. 16. yüzyıla uygun formunu büyük oranda korumuş; her ne kadar kitabesi ve musluğu olmasa da, ayna kısmı hâlâ ayakta. Çeşmenin hemen yanında caminin avlu kapısı… Bir adım attığında seni küçük bir kütüphane ve imam odası karşılıyor (tek katlı, samimi mekânlar bunlar). Avlunun tam ortasında, yaşlı bir ulu çam ağacı –kim bilir kaç yaşındadır, merak etmemek elde değil. Servi de var, gölgesinde küçük bir huzur saklı.
Sadaka Taşı ve Hazire: Hayırseverliğin Sessiz Şahitleri
Caminin etrafında gezinti yaparken, tarihi bir sadaka taşı ile karşılaşmak insanı geçmişin hayır geleneklerine götürüyor. Bahçede çok sayıda tarihi kabir (hazire) yer alıyor; bazıları yüzyıllardır burada sessizce ziyaretçilerini bekliyor.
Mimari Detaylar ve Onarımlar
Caminin ana yapısı dikdörtgen planlı, duvarları iki sıra tuğla ve bir sıra kesme taştan örülmüş. Mermer söveli kapısı, üstündeki kitabeler, minaresinin zarif oranları ve mukarnaslı şerefe çıkmaları… Evet, detaylarda Mimar Sinan’ın ustalığı hissediliyor. 19. yüzyılda eklenen 12 köşeli şadırvan ise ahşap çatısıyla özellikle dikkat çekici. Cami yıllar içinde birkaç kez tamir görmüş –Sultan Abdülmecid ve sonrasında Emine Dürnev Hanım’ın katkılarıyla tekrar hayata dönmüş.
İbadet ve Ziyaret Deneyimi
- Avlusu oldukça geniş; özellikle huzur arayanlar için birebir.
- Caminin sade ahşap tavanı ve renk seçimi biraz kasvetli bulunmuş olsa da, içerideki tarih ve sadelik atmosferi bambaşka bir his bırakıyor.
- Haziresi, bahçedeki ulu çam ve servi ağaçları ile birlikte, ziyaretçilere adeta bir zaman yolculuğu sunuyor.
- Ulaşım kolay – Yedikule’nin merkezinde, yürüyerek rahatlıkla bulunabiliyor.
Biraz Mizah, Biraz Merak
İnsan sormadan edemiyor: Bahçedeki servi ağacı acaba kaç yaşında? Ve bir de rivayet: Zamanında Hacı Evhaddin’in kasapbaşı olmasının etkisiyle, cami etrafında kedilere ciğer dağıtıldığı söyleniyor. (Kediler hâlâ orada mı, kim bilir…)
Son Söz: Yedikule’nin Sakin Yüzü
Hacı Evhaddin Camii, İstanbul’un karmaşası içinde tarihin ve huzurun buluştuğu bir nefes noktası. Hem Mimar Sinan’ın zarif elinin izlerini, hem de mahalle kültürünün sıcaklığını bir arada sunuyor. Hem dini, hem mimari hem de insani bir deneyim arayanlar için mutlaka görülmeli. Ve tabii… bahçedeki serviye de selam vermeyi unutmayın.