Ziyaretçilerin Yorumları
Bu bölümde yer alan bilgiler Google Haritalar'da öne çıkan yorumlardan yapay zeka kullanılarak derlenmiştir. Selçuk Sultan Cami Google Haritalar bağlantısı 'nı inceleyebilirsiniz.
Selçuk Sultan Cami: Taşın Hafızasında Sessiz Bir Soluk
Zamanın İçinde Bir Camii
Selçuk Sultan Cami... Hani, İstanbul’un göbeğinde ama bir köşesinde saklı kalmış o eski dostlardan. Adını duyunca akla ilk gelen şeylerden biri, taş duvarlarının verdiği o ağırbaşlı huzur. Uzun yıllar boyunca Selçuk Hatun Camii ya da Abbas Ağa Camii olarak da anılmış. Tarih biraz karmaşık, biraz da acayip sarmal: 1485’te vefat eden Çelebi Mehmed’in kızı Selçuk Hâtun’un himmetiyle inşa edilmiş, Fatih devrinin izlerini taşırken geçirdiği büyük yangınla harap olmuş, 17. yüzyılda Kızlarağası Abbas Ağa’nın eliyle yeniden hayat bulmuş. Sonra, 1956’da Millet Caddesi genişletilirken bir çırpıda yıkılmış, ama 1964’te bu kez kubbeli olarak -Selçuk Sultan adına- Vakıflar tarafından yeniden yükseltilmiş.
Mimarisi ve Mekâna Dair Birkaç Söz
Duvarlar kâgir, çatısı ahşapmış bir zamanlar. Şimdi ise kubbesiyle daha görkemli, ama eski sadeliği –kimilerine göre– birazcık boyalara teslim etmiş. Taş duvarların renksiz, doğal tonunu hatırlayanlar için, rengârenk boyalar “neden böyle oldu ki?” dedirtebiliyor. Aslında, taşın soğukluğunda huzur bulan biriyseniz, o renklerin arkasında eski camiyi hatırlamak kolay. Taş rengi, sade mimari... (Bir an durup, “Neden taş oyma ve renksiz olan bir şeyi boyarız ki?” diye düşünmeden edemiyor insan.)
Konum ve Ulaşım Kolaylığı
- Aksaray Millet Caddesi üzerinde, Haseki Hastanesi’nin tam karşısında.
- Şehrin gürültülü bir köşesinde ama ulaşım açısından rahat.
- Konumunu sevenler az değil; “Güzel bir yerde” diyenler var.
İbadet ve Pratik Konular
Caminin havası... işte burada işler biraz karışık. Kimisi içini “temiz ama havasız” bulmuş, kimisi ise özellikle hanımlar bölümünde halıların eskiliğinden, pis kokusundan ve bakımsızlıktan yakınmış. Merdivenlerde halı neredeyse yok denecek kadar az, olanlar da yorgun ve eski. Temizlik konusunda şikayetler var, süpürülmediğini açıkça söyleyenler mevcut. “İnsanlar halılı yerlere ayakkabılarıyla basıyordu” diyenler, ibadetin huzurunu ararken bu ufak detaylara takılmadan edememişler.
İmamı bulmak ise bazen bir macera gibi: Odası boş, numarası ortada yok... Yani, camide birini aradığınızda cevapsız kalmak tuhaf bir his bırakabiliyor. Şadırvanda ise bir çöp kutusu bile görememekten yakınanlar olmuş – küçük ama günlük hayatı etkileyen detaylar bunlar.
Eski Günlerin Anısı, Şimdi Hangi Renk?
Bir zamanlar sabah ezanını Şerafettin Hoca’dan duymuş olanlar, o sesin bıraktığı izi hâlâ taşıyor. “Dinlenip huzur bulduğum bir yerdi,” diyenlerin anılarında, taşın soğukluğunda kaybolan çocukluk var. Şimdi ise caddenin gürültüsüyle, yabancı göçmenlerin yoğunluğuyla, eski nezaket o kadar kolay yakalanmıyor. Ve çocuk sesleri yok artık avluda. Ama... yine de, bir başka güzel bu cami. Belki de taş duvarlarında hâlâ eski zamanların izleri dolaşıyor – dikkatle bakınca fark edilebilir.
Küçük Bir Değerlendirme
- Bazı bölümleri bakımsız ve havasız bulunsa da, içi temiz diyenler var.
- Hanımlar bölümünde halılar eski ve kirli olabilir – bu konuda beklentiyi yüksek tutmamak iyi.
- Şadırvanda çöp kutusu eksikliği, pratikte sorun yaratabiliyor.
- Huzur arayanlar için taş duvarlar ve sade mimari hâlâ bir sığınak.
Son Not: Huzur ve Eleştirinin Yan Yana Durduğu Bir Yer
Selçuk Sultan Cami, kendine özgü bir hikayesi, biraz hüzünlü biraz neşeli anıları ve taş duvarlarda saklanan bir huzuru var. Belki de beklentiyi çok yüksek tutmadan, eskiyle yeninin iç içe geçtiği bu mekânda bir süreliğine soluklanmak gerek. Kim bilir, belki de senin için orada bir huzur köşesi vardır.