Ziyaretçilerin Yorumları
Bu bölümde yer alan bilgiler Google Haritalar'da öne çıkan yorumlardan yapay zeka kullanılarak derlenmiştir. Akbaba Mehmet Efendi Cami Google Haritalar bağlantısı 'nı inceleyebilirsiniz.
Akbaba Mehmet Efendi Cami: Fındıkzade'nin Zamana Direnen Mabedi
Farklı Bir Mimari, Uzun Bir Hikâye
Fındıkzade'nin kalbinde, Seyit Ömer Mahallesi'nde yer alan Akbaba Mehmet Efendi Cami, klasik camilerden ayrılan mimarisiyle dikkat çekiyor. Şöyle bir bakınca - hemen sıradan bir cami olmadığını anlıyorsunuz. Yapım süresi? Kolay kolay rastlanır gibi değil; kimi ziyaretçiler, bu sürecin 20-28 yıl gibi oldukça uzun bir zaman dilimine yayıldığını özellikle vurgulamış. Ne yaşandı, hangi hikâyeler birikti, kim bilir... Ama bir şey kesin: Bu kadar zaman ve emek, caminin hem ruhuna hem de taşına sinmiş.
Tarihin Gölgesinde: Akbaba Mehmed Efendi ve Fenâî Mescidi
Caminin geçmişi, İstanbul'un fethiyle birlikte anılıyor. Banisi, Fatih Sultan Mehmed’in yanında yer alan Akbaba Mehmed Efendi. Ancak adını, yakınında medfun Şeyh Mehmed Fenâî-i Halvetî Efendi’den alıyor. İlginç bir detay: Mescidin minberi, Sadrazam Seyyid Hasanpaşa tarafından yaptırılmış. Zaman içinde yangınlar, yıkımlar... 1918’de tamamen yanmış ve yıllarca arsa halinde kalmış. Sonra 1987’de, merhum Hacı Zekeriya Aytek ve eşi Bahriye Hanım’ın vasiyetiyle yeniden hayata dönmüş. Modern mimarinin dokunuşuyla, 2009’da tekrar ibadete açılmış.
Mimari Ayrıntılar ve Kullanım Alanları
- Cami fevkanî tipte, yani üst katı ibadet alanı olarak planlanmış.
- Kubbesi 12 köşeli – alışılmışın dışında bir detay.
- Giriş katı; abdest alma yeri, tuvalet ve kütüphane olarak kullanılıyor.
- Camiye bitişik 4 katlı betonarme binada; iki kat Kur’an kursu, iki kat ise meşruta olarak ayrılmış.
Bir gözlemci, bu kadar büyük bir caminin üçüncü katının olmamasını küçük bir eksiklik olarak görüyor – haksız da sayılmaz. Engelli girişi eksikliği ise zamanla çözülür mü bilinmez ama, ziyaretçiler bu konuda umutlu.
İbadet, Temizlik ve Toplumsal Atmosfer
Namaz kılmak için gelenlerin ortak noktası: huzur. Özellikle cuma namazında, cami imamının sıcak tavrı ve sohbeti dilden dile anlatılıyor. “Bir kere de olsa cuma namazına gidin, imamı tanıyın” diyenler var – ki, bu tür tavsiyeler genellikle karşılıksız çıkmaz. Temizlik, düzen; bunlar zaten doğal bir beklenti, ama burada öne çıkan esas şey, caminin manevi atmosferi. Bir ziyaretçi şöyle diyor: “Bizler hala bu vatanda yaşayabiliyorsak, onların duaları ve canlarını bu vatan için feda eden şehitlerimiz ile böyle Allah dostlarının sayesindedir.” Bu sözün üstüne yorum yapmak zor.
Eksikler ve Dilekler
Tabii ki tamamen kusursuz değil... Engelli dostlarımızı düşününce, girişteki eksiklik göze çarpıyor. Bir de, keşke üçüncü bir katı olsaydı diyenler var. Ama şunu da unutmamak gerek: Camiler, sadece taş ve tuğla değil. Onların gerçek sahipleri, onlara hayat veren insanlar.
Son Söz: Her Camii Güzeldir Ama...
Bir başka yorumda olduğu gibi, “Camiler hepsi güzeldir, hepsi Allah’ın evi!” Yine de, Akbaba Mehmet Efendi Cami kendine has hikâyesi, mimarisi ve manevi dokusuyla Fındıkzade’de ayrı bir yer tutuyor. Yolunuz düşerse, sadece mimarisini değil; bir de oradaki huzurun tadını çıkarın. Belki taş zeminin serinliğinde, belki imamın sesiyle, belki de geçmişin izinde... Kim bilir, sizin de içinizde bir şeyler değişir.